mail
facebook
instagram
twitter

Yurtdışında Yaşamın Psikolojik Etkisi; Kültür Şoku

Paylaş

Bir evde, bir köyde, bir şehirde doğarız. Zaman içerisinde kendimize içinde güven duygusunu yaşayabileceğimiz bir yer inşa etmeye ya da sosyal çember oluşturmaya başlarız. Her birimizin ihtiyaçlarına, amaçlarına ve zihniyetine göre şekil alır bu güvenli ortam. Olduğumuz yere kök salmak ve o topraklarda büyümek, gelişmek isteyebilirken, bazen de bulunduğumuz yer ihtiyacımız olanı bize veremeyebilir, kendimizi gerçekleştirmemize olanak sağlamayabilir. Bu durumda, odamızdaki bir bitkinin güneşten en verimle yararlanacağı yeri arar gibi, kendimizi huzurlu ve mutlu hissedebileceğimiz bir yer ararız.

Kimimiz aynı kültür içinde kalarak, mahalle, şehir ya da iş-okul ortamını farklılaştırarak bir değişim geçirir, kimimiz ise eline pasaportunu alarak yaşadığı ülkenin sınır kapısından dışarı atabilir adımlarını.

İş, eğitim ya da başka bir sebep için gidilen “öteki” yer, bizim kendimizi “öteki” olarak hissedebileceğimiz de bir yerdir.

Sahip olduğumuz kültürden farklı bir çevreye taşındığımızda beraberinde duygusal bir denge kaybı da yaşayabiliriz ve bunu da “kültür şoku” olarak tanımlarız. Bu kavram, yeni bir ülkeye taşındığımız ilk zamanlarda ortaya çıkabilse de, çoğunlukla taşınmanın ve keşfetmenin ilk heyecanı geçince, eski evini kaybetme duygusuna benzer bir duyguyla çıkar karşımıza.

Bize tanıdık gelen şeylerin ani kaybı, duygusal ve fizyolojik zorlanmayı da beraberinde getirebilir. Farklı pek çok şey olduğu için – alışılmadık yemek kültürü, gelenekler ve kimi zaman da iş ortamı ve sosyal alanlardaki yeni tarza uyum sağlama sürecinde beynimiz stres hormonları üreten mesajlar alabilir. Fakat yaşanan bu karmaşık duygular, bu süreçteki ihtiyaçlarımızı fark edip, eyleme geçebildiğimizde yerini uyumlanmaya bırakacaktır.

Uyumlanma – adaptasyon – sürecinin birkaç ay ya da biraz daha uzun sürmesi alışılmadık bir durum değildir.

Yeni zihniyet ve deneyimler kazanmayı kolaylaştıracak küçük adımlardan başlamak güzel bir başlangıç olabilir:

  • Öğrendiğiniz yeni becerileri listelemek,
  • Rahatlatıcı aktiviteleri rutine dahil etmek,
  • Sosyalleşmek için küçük bir adım atmak: davetleri kabul etmek ve davet etmek (kahve içmek ya da kısa yürüyüşler),
  • Aynı kültürden gelen diğerleri varsa, bulunduğunuz yeni ortamı eleştirmekten uzak birlikte keşfetmeye yönelik sohbetler.

Hepimiz aşina olduğumuz yerlerde daha rahat olma eğilimindeyiz, yine de yeni ortamımızda keşfedebileceğimiz, kendimize uyarlayabileceğimiz ya da uyumlanabileceğimiz küçük şeyler bularak başlayabileceğimizi unutmayalım.

 

Psikolog Seda Türker

Paylaş
Yorum Yok

Yorum Bırak

Yorum
Ad
E-posta
Website